CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Bahçelievler’de düzenlenen “Millet İradesine Sahip Çıkıyor” mitinginde, öğrencilerin eğitim hayatında eşit koşullarda olmasını sağlamak için adalet vurgusu yaptı. Özel, “Kantinler ateş pahası, simit 20 lira, ayran 20 lira, kaşarlı tost 80 lira. Çocuğun cebinde metelik yok. Bu nedenle söz veriyoruz: Hiçbir çocuk babasından yoksulluk mirası almayacak, okula boş beslenme çantasıyla gitmeyecek, kantin önünde başkasının tostuna bakmayacak. Bu memlekete mutlaka adaleti getireceğiz; gelir adaletini, vergi adaletini, sosyal adaleti sağlayacağız” dedi.
Mitingde Bahçelievler ve Bakırköy karşılaştırmasına da değinen Özel, “Yolun bir tarafında yıllardır yönettiğimiz Bakırköy, diğer tarafında 6 dönemdir kazanamadığımız Bahçelievler var. Bakırköy’de kişi başına 9,5 metrekare yeşil alan varken, Bahçelievler’de sadece 1 metrekare. Bir tarafta rantçı AKP belediyeciliği, diğer tarafta halkçı CHP belediyeciliği var. Bu dönem ilçe belediyesini kazanamasak da Ekrem İmamoğlu’nu birinci yaptık; Haznedar Meydanı’na bakınca görüyoruz ki Bahçelievler’i bir daha kaybetmeyeceğiz. Bahçelievler’i, İstanbul’u ve Türkiye’yi alacağız” ifadelerini kullandı.
Özel, İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik’e de destek vererek, “Özgür Çelik, bu ilçeden iki dönem ilçe başkanlığı yaptı, şimdi İstanbul il başkanımız. Yolunda pusuya yatmalarına, arkadan çelme atmalarına rağmen durmadan yürüyor. Onu ne kayyuma ne sarayın yargısına teslim ederiz. Sonuna kadar arkasındayız” diye konuştu.
Özel, şunları kaydetti:
“Bahçelievler Belediye Başkanı’nın elli kere müebbet alması lazım”
“Aziz İhsan Aktaş adında bir iftiracı, Adalet ve Kalkıma Partisi’nin Yargı Kolları Başkanı tarafından kullanılıyor ve bir iftira kampanyasının içine oturtuldu. AK Parti’nin Yargı Kolları Başkanı’nı biliyor musunuz? Akın Gürlek. Yargı Kolları Başkanı’nın aparatı olmuş, herkese iftira atan, daha doğrusu Türkiye’de 388 yerde ihale almış, bunların 80’i CHP’li belediyeler, 300’ü AKP’li belediyeler veya bakanlıklar, kamu kurumları. O taraftan bir kişiye soru yok. Bu tarafta kapısından girdiği belediye başkanını içeriye atıyor. Zeydan Karalar. Bugün Adana’dan buraya bin 500 kilometre yürüyen aslanlar var… Zeydan Başkan 12 yıl önce Seyhan’ı, AK Parti’den almış. Aldığı sırada bir ihale varmış normal ödemeler yapılmış. Günü gelince bitmiş, bir daha iş verilmemiş. Kendine sorarsan, ‘ortak değiliz’ diyor. Savcı, ‘Onlar ortak. Ben biliyorum’ diyor. Güya Aziz İhsan Aktaş’ın ortağı 12 yıl önce Zeydan Karalar’dan ödeme almış. Onun için Zeydan Karalar içeride yatıyor. Ama Bahçelievler’in Belediye Başkanı daha geçen sene iki parça halinde önce kamyonları, sonra şoförleri için ihale yapmış. Toplam 843 milyonluk ihale vermiş. Hakan Efendi’ye dönüp soran yok. Yazıklar olsun böyle ikiyüzlülüğe. Eğer Zeydan Karalar, ya da Avcılar Belediye Başkanım Utku Caner Çaykara, ya da Gaziosmanpaşa’da Hakan Bahçetepe bunların ifadesiyle hapiste yatıyorsa Bahçelievler Belediye Başkanı’nın elli kere müebbet alması lazım.
“Hepimizin cebinden alıp zenginlerin cebine koydu”
AK Parti öyle bir kara düzen getirdi ki artık kimsenin dayanacak gücü kalmadı. Erdoğan 88 bin liradan az alanı, ya da 22 bin lira asgari ücret alanı, ya da 16 bin 200 lira emekli maaşı alanı sevmiyor ama 700 milyar lira zenginlerin vergisini sildi bu sene. 700 milyar lira kesinleşmiş vergi yani alacak cebine koyacak parayı ‘almam’ diyor. ‘Senin cebinde kalsın, hazineye girmesin’ diyor. Kur Korumalı Mevduat’ta 2,5 trilyon lira para aktardı. Hepimizin cebinden alıp zenginlerin cebine koydu. Bu yılın ilk 7 ayında 1,5 trilyon lira sadece faizi ödedi.
“En düşük emekli maaşı 2002’de 8 çeyrek altın alırmış, şimdi sadece 2 çeyrek altın alıyor”
Asgari ücretliye zam verirken bir seferde 3 kazık birden atıyor. Normal enflasyon değil TÜİK’i takip ediyor. TÜİK’in gerçekleşen enflasyonunu değil hedeflenen enflasyonu veriyor. ‘Ülke büyüdü’ diyor. Büyümeden pay vermiyor ve asgari ücretliyi 22 bin lirada, emekliyi 16 bin lirada tutuyor. Ben onu çıldırtmak için Türkiye’nin neresindeysem Trabzon, Rize, Artvin, Urfa, Manisa, Edirne, nerede olursam bir kuyumcu dükkanı görünce giriyorum. Hesap makinesini çeviriyorum diyorum ki, ‘Her hesap şaşar altın hesabı şaşmaz’. Bakın Erdoğan geldiğinde 2002’de en düşük memur maaşı 14,5 çeyrek altın alıyormuş. Bugün 5,5 çeyrek altın alıyor. Arada 9 çeyrek altın kayıp. Erdoğan geldiğinde asgari ücret 7 çeyrek altın alıyormuş. Şimdi 2,5 çeyrek altın alıyor. Asgari ücretlinin cebinden 4,5 çeyrek altın kayıp. En düşük emekli maaşı 2002’de 8 çeyrek altın alırmış, şimdi sadece 2 çeyrek altın alıyor. En büyük hasar emeklide. Bugün 2 çeyrek altın alan maaş, Erdoğan’dan önce 8 çeyrek altın alıyormuş. Basit hesap: 16 bin lira yerine Erdoğan olmasaydı 65 bin lira maaş alıyor olacaktı emekliler. Bir şey düştüğü yerde kaybedildiği yerde bulunmaz mı? Nerede kaybettik bunu? 3 Kasım 2002’de seçim sandığında. Nerede bulacağız? Önümüze gelecek ilk seçim sandığında.
“Türkiye’de tek başına 13,5 milyon işsiz var”
Memleketin anasını ağlattılar. Avrupa’da enflasyon yüzde 2, Türkiye’de yüzde 33. 27 AB ülkesinde toplam 13 milyon işsiz var. Türkiye’de tek başına 13,5 milyon işsiz var. Bu iktidardan kurtulmadan belini doğrultması mümkün değil. Çare hiç şüphe yok. Demokrasi, adalet. 19 Mart darbesi yapıldı borsa yüzde 9 düştü. Rezervler eridi, yabancı sermaye kaçtı. Cumhuriyet Halk Partisi’ne saldırı var. Davanın 30 Haziran’dan 15 Eylül’e ertelendiği gün borsa yüzde 5.5 değer kazandı. 2 Eylül günü İstanbul İl Başkanlığı’na kayyum atadılar, yüzde 6,5 düştü. Ardından Ankara’da kurultay davası Ekim’in sonuna ertelendi, borsa yüzde 6 değer kazandı. Yani memlekette CHP’ye kötülük yapıldığı için değil, demokrasiden sapıldığı için, bir siyasi parti bastırılmaya, susturulmaya uğraşıldığı için, sandık yerine kayyumlardan medet umulduğu için, yani dünyanın gözü önünde ülke otoriterleştiği için para kaybediyor. En ufak demokratikleşme umudunda ülke toparlanıyor. İlk seçimi kazanacağız, memleketi şaha kaldıracağız. Ben Sosyalist Enternasyonel’in 2. Başkanı olarak 77 ülkedeki 89 partiden imza almışım. Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye’de iktidara gelip de AB tam üyelik yürüyüşünü başlatınca, ‘Biz bunu destekleyeceğiz. En büyük destekçisi olacağız’ diyor. İktidara geleceğiz. Gençler size söz olsun, yasaksız Türkiye, vizesiz Avrupa olacak.
Ama bunu bilmek için demokrasiyle, ekonominin ilişkisini bilmek için ortalama bir genel kültür yeter de, bunu iyi bilmek için bunu tahsil etmek lazım. Tahsil etmek için bir üniversite bitirip bir diploma almak lazım. Bunu Ekrem Başkan çok iyi biliyor da birisi bilmiyor. Bir diplomasız var, o bilmiyor bunu. Bugün sadece diplomasız değil, milletin halinden anlamayan bir vicdansızın elinde memleket perişan oldu. Bir yandan, ‘Sıfırladın mı oğlum paraları?’ diyenler, öbür taraftan oğlunu sıfır lira harçlıkla okula gönderenler. Kantinler ateş pahası, simit 20 lira, ayran 20 lira, kaşarlı tost 80 lira. Çocuğun cebinde metelik yok. O yüzden söz veriyoruz, ant içiyoruz ki: Bu memlekette hiçbir çocuk babasından yoksulluk miras almayacak. Hiçbir çocuk okula giderken boş bir beslenme çantasıyla gitmeyecek. Hiçbir çocuk kantinin önünde başkasının aldığı tosta bakmayacak. Bunun sağı yok, solu yok. AK Partisi, MHP’si, DEM’i yok. Kürt’ün de, Türk’ün de çocuğu aç, babası işsiz. O yüzden bu memlekete mutlaka ve mutlaka adaleti getireceğiz. Gelir adaletini getireceğiz, vergi adaletini getireceğiz, sosyal adaleti getireceğiz.”
Independent Türkçe, ANKA
